İnsan dünyaya gözlerini açtığı andan itibaren uzun bir öğrenme yolculuğuna da başlamış olur. Çocuklar, hayatının en önemli kısmını oluşturan ilk 4 yılda; anne, baba, yakın çevre, sosyal hayat, yazılı ve görsel medya vasıtasıyla öğrenmeye başlar. 5 yaşına geldiğinde ise hayatında yeni bir kahraman ve yeni bir mekân vardır artık onların: okul ve öğretmen.

Her ders yılı başında, ilk ders başladığında, Prof Dr. Doğan CÜCELOĞLU'nun şu sözlerini hatırlarım: "Şartlar ne olursa olsun öğretmenin öğrenciyle göz göze geldiği bir an vardır. O anda öğretmen, öğrencinin gönül kapısından girerek zihnine ulaşır ve o anda eğitim başlar. O an başlayan öğretmenin gücü binlerce yaşam inşa eder. Çünkü öğretmen olmak, öğretmenin, belirlenmiş görevlerin ötesine geçip, hissederek, yaşayarak, kendisini adayarak, öğrencisiyle bütünleşerek var olmasıdır."

Okul ve öğretmen, çocuğu hayata hazırlayan en önemli değerdir. Hayatın gerçeklerini okulda ve sınıfta görmek mümkündür. Öğretmenin sınıfa girip kapıyı kapatmasıyla birlikte bir dünya kurulur orada. Yeni bir iklim oluşur, yeni tohumlar saçılır ve yeni bitkiler yeşerir öğretmenin sihirli ellerinde.

Zaman içerisinde fidan olurlar tohumlar... Bazen meyveli bir ağaç bazen de gölgeli kocaman bir çınar olurlar. Umut olurlar... Kahraman olurlar sınır boylarında... Hayata, yaşama, insanlığa, yeni tatlar, yeni lezzetler katarlar ve yeni ufuklar açarlar.

Bilim adamı olurlar. Tıpkı Oktay SİNANOĞLU, Aziz SANCAR gibi.

Mehmet Akif gibi istiklal, Arif Nihat ASYA gibi bayrak şairi olurlar.

Barış MANÇO gibi sanatçı olurlar ve 7 den 70 e gönüller yaparlar.

Unutmayalım ki, 21. Yüzyılın ilk yarsı geride kaldığında ülkemizin siyasetine, kamu yönetimine, eğitimine, sanayisine, teknolojisine, sanat ve spor hayatına, bu gün okullarımızda eğitim gören öğrencilerimiz yön verecektir. Bu bilinçle hareket ederek bakanlığımızın ortaya koymuş olduğu 2023 Eğitim Vizyonu doğrultusunda heyecanla, aşkla, umutla çalışmak hepimizin görevidir.

Değerli Meslektaşlarım,

Sadece bir Bakan değil, aynı zamanda bir öğretmen, bir hoca, bir eğitim lideri olarak gördüğüm Milli Eğitim Bakanımız Sayın Ziya SELÇUK, geçen haftaki konuşmasında bu konuyu şöyle özetlemektedir:

 "Hepimizin hayali güçlü bir Türkiye, güçlü bir gelecek. Güçlü bir geleceği tesis edebilmek için tek bir şeye ihtiyacımız var, güçlü öğretmenler. Ben sizlerin yürek gücüne sonsuz inanıyorum, öyle olmasa zaten en başında bu mesleğe talip olmazdınız. Ama bizim eğitim yönüyle, bakış açısıyla, vizyonuyla mesleki gelişimiyle güçlü öğretmenlere ihtiyacımız var. Bu, bizim için bir maratona hazırlanmak. Bugün maraton koşucusu oluyorum deyip yarın koşmaya başlayamazsınız. Önce adım adım yürüyüş, sonra hızlı hızlı adımlar sonra da tempolu koşu sonra maraton. Bu yılı hızlı adımlar yılı olarak görüyorum hepimiz için. Siz hızlı hızlı yürümeye devam edin, önümüzde dinleneceğimiz günler var, koşacağımız günler geliyor, daha da hızlı koşacağımız günler var. Güçlü gelecek istiyorsak eğer, güçlü gelecek sizin omuzlarınızda."

Biz öğretmenler ve eğitim yöneticileri olarak omuzlarımızdaki yükün farkındayız. En büyük beklentimiz, bütün kamu kurum ve kuruluşlarının, velilerimizin ve vatandaşlarımızın maarif davamızda bizim yanımızda olması, bizlere destek olmasıdır.

Sözlerime son verirken bütün meslektaşlarımın öğretmenler gününü en içten dileklerimle kutluyorum. Başöğretmen Mustafa Kemal ATATÜRK ve vefat etmiş bütün öğretmenlerimize Yüce Mevlamdan rahmet diliyorum.